TR

Elektrikli Araçların Çevreye Etkileri Nelerdir?

Elektrikli araçlar, son yıllarda giderek artan bir kullanım oranına sahip. Otomotiv sektöründe içten yanmalı motor içeren modellere alternatif olarak elektrikli motorlu araçların kullanımı artıyor. Elektrikli scooter, elektrikli bisiklet gibi mikro mobilite araçlarıysa toplumda giderek daha yaygın oluyor. Peki, elektrikli araçların çevreye nasıl bir etkisi var? 

Egzoz Gazı Salınımı Tarihe Karıştı

İçten yanmalı motora sahip araçlar, çevresel olarak birçok risk barındırıyor. Bunların başında, karbon salınımı nedeniyle küresel ısınma etkisine sağladıkları katkı geliyor. Milyonlarca içten yanmalı motorlu aracın yarattığı tahribat hem mikro hem makro ölçekte kendisini gösteriyor. ABD’de 1995 yılında yapılan bir araştırmaya göre, ülkede her yıl 30 bine yakın vatandaş egzoz gazının neden olduğu solunum rahatsızlıkları nedeniyle hayatını kaybetti. Bunun dışında bir diğer önemli nokta da, o dönemde 700 milyonun üzerinde olan otomobilin, küresel sera gazı salınımının yüzde 25’ini oluşturmasıydı. Elektrikli araçlarla birlikte, egzoz gazı riski tarihe karıştı. Trafikteki araçlarda elektrikli modeller arttıkça, bu risk giderek azalacak. 

Yenilenebilir Enerjiyle Kaynakların Etkin Kullanımı

Elektrikli araçların bir diğer önemli artısı, elbette ki yenilenebilir enerji kaynaklarından güç alabilen motoru! Klasik içten yanmalı motora sahip araçlar, kısıtlı bir kaynak olan petrolden üretilmiş yakıtlardan güç alıyor. Elektrikli araçlar, sahip oldukları pille, elektrikli motorla yenilenebilir bir model sunuyor. Böylece EV pilleri, düşük karbon ayak iziyle temiz bir enerji modeli sunuyor. Elektrik enerjisinin üretiminde yer alan kömür santralleri bazı tartışmaların odak noktası olsa da, güneş ve rüzgar enerjisinin kullanımı EV alanında giderek artıyor. Dolayısıyla scooter, bisiklet veya elektrikli otomobillerin enerji ihtiyacında çevreye zararı olmayan, sürdürülebilir ve çevreci şarj teknolojileri öne çıkıyor. 

Geri Dönüştürülebilir Bataryalar

Elektrikli araçların güç aldığı lityum iyon piller belli bir ömre sahip. Bu durum, elektrikli araçların pil menzili sona erdikten sonra ortaya atık çıkardığı endişesini beraberinde getiriyor. Lityum iyon piller, öncelikle diğer pil modellerine göre oldukça yüksek standartlar barındırıyor. Klasik kurşun asitli pillere göre lityum iyon pil modelleri çok daha fazla enerji depolayabiliyor. Bunun dışında, lityum iyon pillerin bir diğer artısı da geri dönüşüme uygun olması. Geri dönüştürülmüş lityum iyon piller genellikle yedek akü veya şebeke depolaması için kullanılıyor. 

Yüksek verimlilik, düşük maliyet

Elektrikli araçların sahip olduğu enerji modelinin, çevresel artıları dışında verimlilik avantajı da var. Bu da, dolaylı olarak elektrikli scooter ya da otomobil modellerini çevresel açıdan öne çıkarıyor. Bunlardan biri, enerjinin harekete dönüştürülebilme oranı. İçten yanmalı motora sahip araçlarda, güç sağlamak için kullanılan motorlar, enerjiyi yüzde 21 oranında harekete dönüştürüyor. Elektrikli araçlarda ise bu oran yüzde 62 oldu. Bu durum, elektrikli araçların düşük maliyete karşı yüksek verimlilik sunduğunu gösteriyor. 

Her yıl, sadece içten yanmalı motora sahip otomobillerin 300 milyon tonun üzerinde karbondioksit saldığı dünyamızda, elektrikli araçlar yeşil bir geleceğin anahtarı oldu. Yenilenebilir enerji ile şarj edilen bir elektrikli araç, normal bir araca göre yüzde 85 oranında daha düşük karbondioksit emisyonu salıyor. Verimli, tasarruf odaklı ve sürdürülebilir yapı elektrikli araçların daha da popüler olmasını sağlıyor.

Benzer Blog Yazılarımız

Benzer Blog Yazılarımız